Beni gezgin ruhlu biri sananlar yanılıyor.
Belki kimi zaman yazılarımdan öyle bir izlenim çıkıyordur.
Oysa hiç ilgim yok!
Sık sık yola çıkıyorum, bu doğru! Fakat hep aynı yerlere gidiyorum.
Farklı şehirlere ve ülkelere gitmek, yeni yerler görmek değil, "yer değiştirmek" bütün derdim. Bir kez tanıyıp sevdiğim yerlere tekrar tekrar gidiyorum. İnatla, ısrarla ve hazla hep aynı yerlere yolculuk ediyorum.
Evet! İlk karşılaşma ve tanışmaların tedirgin heyecanı değil, sevdiğim şey...
Daha çok kavuşmalar ve buluşmalar çekiyor beni. Bir bakıma buna "dönüş" ler de diyebiliriz.
Yani içimde bir yerde hâlâ kedi gibiyim. Koltuğumu terk etmeyi göze alıyorum ama kendi kendime kurduğum "evren" in dışına çıkmaya niyetim yok!
Eskiden gezginlere dudak bükerlermiş.
Gidiyorsun, şehirleri, ülkeleri, dağları, iklimleri aşıyorsun ama nereye gidersen git kendini de götürüyorsun diye...
Büyük şair Kavafis gibileri de ne der hani; "yeni bir ülke bulmazsın/başka bir deniz bulamazsın/bu şehir arkandan gelecektir."
Baudelaire gibileri de gezginlere acımış, gidilen yerde çekilecek acıları hatırlatmış, yaşadığın çevrenin monotonluk çölünü "dehşet vahaları"na tercih ettiğini söylemiştir.
Bu itirazların hepsi anlamlıdır. İçlerinde doğruları barındırırlar. Ama gezginin "yol"la ilişkisini, asıl olarak "yolculuğa" bağlandığını unuturlar.
Günümüzde gezginlik kalmadı. Dönmemek üzere gitmek yok artık.
Gezgin rolü oynayan profesyonel seyahat yazarları var ki, bambaşka bir şey.
Keşfedilecek bir şey kalmayan bir dünyada hâlâ keşiflerden söz eden turizm söylemlerine aldanıp bir turdan ötekine koşuşturan turistleri de bir yana bırakalım.
Galiba günümüzde "yol"un tadını çıkartanlar sadece ara sıra "yer değiştirerek" yaşayanlar!
Ama "yol" sadece bir tat meselesi midir? Elbette, hayır!
Bedenin yolculuğuyla zihnin yolculuğu kardeştir. Hatta aralarındaki ilişki belki daha fazlasıdır. Ondandır, başka bir yere, şehre, ülkeye giderken birdenbire "kendine" dönüvermesi insanın...
Kitabu'l Esfar'da der ya İbn Arabi...
"Varlığın kökeni harekettedir. İşte bu yüzden, bu dünyada da, ahirette de yolculuk hiç durmaz."
Gazete köşe yazılarının formatına uymuyor belki ama yolu ve yolculuğu biraz da bu yanından ele almak gerekiyor.
Haşmet Babaoğlu, SABAH, 8 Nisan 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder