1 Mart 2010 Pazartesi

FİLM MÜZİĞİ: Warren Ellis, Nick Cave ve Yol


Warren Ellis.Dirty Three’nin usta kemancısı. Mandolin’den Buzuki’ye bir çok enstrümanı çalan bir isim. Aynı zamanda Nick Cave’in son ilham perisi.

Warren Ellis The Bad Seeds’e 1995′te katılmıştı ki bu dönemlerde Blixa Bargeld ve Mick Harvey , Cave’le beraber yaratıcı olarak ön planda olan isimler olmaya devam ediyorlardı.Ellis’in katılımı ile beraber ilerleyen yıllarda Blixa’nın rolü gide gide azalmaya başladı ki kanımca bunda Cave’in kendi efsanesini körükleyen mitik portrelerden ziyade daha çıplak sözlere yönelişi ve bunun müziğe de yansımasının payı vardı.Öyle ki 97 tarihli “Are you the one that i’ve been waiting for” adlı parçanın klibinde Blixa gitara neredeyse dokunmuyor ve sadece yerinde duruyordu.Belki de Bad Seeds fanları için o zamanlar Blixa’nın orda durması bile yeterliydi. Ta ki 2003′e kadar. Eleştirmenlerin genel olarak Nick Cave ve Bad Seeds’in en vasat albümü olarak nitelendirdiği Nocturama’dan sonra Blixa gruptan ayrıldı. Warren Ellis grupta daha yaratıcı bir güç olarak ön plana çıkmaya başlıyor, bu Mick Harvey’nin daha da geri planda kalmasına sebep oluyordu.Bu durum Cave’le Birthday Party’den bu yana beraber olan Harvey’nin geçtiğimiz aylarda gruptan ayrılmasıyla nokta buldu.

Bu ayrılıklara rağmen Cave Ellis’te yeni hayat bulmuşa benziyor.Cave 2005′te The Proposition adlı filmin senaryosunu yazdı ve Ellis’le beraber filmin müziklerini yaptılar. Daha Sonra da The Assassination of Jesse James için geçtiğimiz yılların en başarılı soundtrack çalışmalarından birine imza attılar. 2006′da Cave , Ellis ve Bad Seeds’ten davulcu Jim Sclavunos ile basçı Martyn Casey ‘den oluşan Grinderman topluluğu karşımıza çıktı.Grinderman’le Cave sert ve mizahi yönünü ön plana çıkarıyordu. 2008′de Bad Seeds albümü Dig , Lazarus , Dig geldi. Ve en son olarak karşımızda The Road adlı filmin soundtracki ile çıkıyorlar. Umarız Cave ve Ellis birlikteliği bol meyva vermeye devam eder.

The Road , The Proposition yönetmeni John Hillcoat’un çektiği Cormac McCarthy’nin aynı adlı romanından uyarlanan bir film. Henüz filmi izlemediğim için soundtrack’in filme uyumluluğu hakkında çok net bi fikir belirtemeyeceğim.Fakat The Road’u okudum ve kafamda oluşan genel bi çizgi var.McCarthy kısa cümleler kuran , basit duran ama aynı zamanda zengin ve iç karartıcı bir stile sahip. Öne çıkan öğeler, karakterlerin yanısıra McCarthy’nin özgün betimlemeleriyle hayat bulan dünyalar oluyor.Blood Meridian’da Eski Amerika efsanevi bir kimliğe bürünürken , The Road’ta kıyamet sonrası dünya umudun çok az olduğu gri , solgun , küllü ve ıssız bir yer.

Cave ve Ellis, Jesse James’de ki minimalist çizgiyi burada The Road için de korumuşlar.Jesse James bir soundtrackten ziyade başlı başına bir albüm gibi hem kendi ayağı üstünde durabilen parçalara sahipti hem de olabildiğine sinematik bi havadaydı. Albümde hafif bir hareketlilik( buna da hareketli dedim ya! ), hafif bir aciliyet hissi vardı.The Road daha durgun bi havaya sahip. Parçalar yine minimalist ve atmosferik. Romanın ( ve tahmin ettiğim kadarıyla filmin) iç karartıcı ve korkutucu havası The Cannibals , The Family ve The Cellar adlı parçalarda hissediliyor.The Cannibals Ellis’in kemanı ve davullar(!) ile bizi ürkütürken ilk parça Home nostaljik bir çocukluk hatırası gibi ve büyük ihtimalle romanda hiç görmediğimiz kıyamet öncesi zamana atfediyor. The Road ise Cave’in piyanosu üstüne Ellis’in kemanının kasvetli melodilerini yığıyor.

Birçok The Road okuyucusu romanın o kadar karamsar olduğu görüşünde ki bir daha okumak zor geliyor diyorlar ve internette bloglar ve forumlarda dönen yorumlara göre film de aynı etkiyi yapmış.Yürek kaldırmaz hesabı. Tabii bu manipülatif bi karamsarlık değil. Sadece var. The Road’un soundtrack’i de bu karamsarlık ve umutsuzluğu; aynı zamanda nostalji ile umut kırıntılarını yansıtıyor. Belki de bu yüzden ben de bir Jesse James kadar The Road soundtrackine henüz geri dönemiyorum.Yine de onu geçmese de ona çok yaklaşan gayet başarılı bir soundtrack albümü bu.

“Once there were brook trout in the streams in the mountains.You could see them standing in the amber current where the white edges of their fins wimpled softly in the flow.They smelled of moss in your hand.Polished and muscular and torsional.On their backs were vermiculate patterns that were maps of the world in its becoming.Maps and mazes.Of a thing which could not be put back.Not be made right again.In the deep glens where they lived all things were older than man and they hummed of mystery.”

–Cormac McCarthy , The Road’un son paragrafı

KAYNAK: http://radyouber.info/www/index.php/warren-ellis-nick-cave-ve-yol/

http://www.emi.fi/jukebox/play/1357/the_road_-trailer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder